Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Suriye’de Gerçekler ve Algılar : Türkiye’nin Politikaları

Yazının Giriş Tarihi: 02.12.2024 23:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.12.2024 00:04

Türkiye’deki bazı çevreler, Suriyeli muhaliflerin Halep ve çevresini PKK-İran-Baas ittifakından kurtarma çabalarını, yanlış bir şekilde bir “BOP projesi” olarak değerlendirmekte ve bu bölgelerin PKK’nın kontrolüne geçeceğini öne sürmektedir. Oysa Suriyeli muhaliflerin %40’ının Türkmenlerden oluştuğu ve bu grupların bölgede hem kendi halklarını savunduğu hem de şer ittifaklarına karşı mücadele ettiği unutulmamalıdır. Bu tür iddialar, sahadaki gerçekliklerle örtüşmemektedir.

Türkiye’nin kurup desteklediği ve komuta kademesinin büyük kısmı Halepli Türkmenlerden oluşan Suriye Milli Ordusu, bazı kesimler tarafından “cihatçı” ya da “selefi” gibi ithamlarla hedef alınmakta ve itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Ancak bu söylemlerin, PKK, İran ve Esed rejiminin propagandasıyla paralellik taşıdığı ve gerçekleri çarpıttığı gözden kaçmamalıdır. Suriye Milli Ordusu, bölgenin geleceği açısından hem Türkiye’nin sınır güvenliğini hem de Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlama potansiyeline sahip önemli bir aktördür.

HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) gibi grupların durumu, bölgedeki karmaşık dinamiklerin bir parçasıdır ve bu konular ayrı bir zeminde ele alınmalıdır. Ancak bu meseleleri bahane ederek, İran ve Esed rejiminin bölgede işlediği suçların üstünü örtmeye çalışmak büyük bir hata olur. İran destekli milisler ve Baas rejimi, sivil katliamları ve geniş çaplı insan hakları ihlalleriyle tanınmaktadır. Bu gerçeklerin göz ardı edilmesi ve bu aktörlerin meşrulaştırılmaya çalışılması, sahadaki insani trajediyi görmezden gelmek anlamına gelir.

Ayrıca, bazı çevrelerin IŞİD ve HTŞ’yi kasıtlı ya da bilgisizlikten dolayı birbirine karıştırdığı görülmektedir.

Bu tür yanlış değerlendirmeler, Suriye’deki durumu anlamaktan uzak olunduğunu ve bölgedeki dinamiklerin yeterince analiz edilmediğini göstermektedir.

HTŞ’nin sahadaki varlığı ve etkisi tartışılabilir, ancak bu durum Suriye Milli Ordusu’nun meşruiyetini ya da İran-Baas eksenine karşı mücadelenin önemini gölgelememelidir.

PKK, Fırat’ın batısındaki en kritik kalelerini kaybetmiş ve Akdeniz’e ulaşma hedefi tamamen sona ermiştir. Şimdi ise Fırat’ın doğusundaki PKK yapılanmalarının ortadan kaldırılması gündemdedir. Bu süreçte, PKK’nın yardım çağrıları artarken, bazı kesimlerin İran ve PKK söylemleriyle Suriyeli muhaliflere yönelik eleştirilerde bulunması dikkat çekicidir. Bu tür tutumlar, hem Türkiye’nin güvenliği hem de bölgenin istikrarı açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Bölgesel meselelerin analizinde kişisel siyasi görüşlerin ötesine geçerek, ulusal çıkarlar ve bölgedeki insani durum dikkate alınmalıdır. Türkiye’nin Suriye’deki politikaları, bir yandan kendi sınır güvenliğini sağlama, diğer yandan bölgedeki istikrarı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma amacı taşımaktadır. Bu süreçte, sahadaki aktörlere yönelik eleştiriler yapılabilir, ancak bunların gerçekçi temellere dayandırılması ve bölgedeki insani trajedilerin dikkate alınması önemlidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.